YİNE ŞİDDET....


  Toplumsal cinsiyet, insanların kadın/dişil ve erkek/eril olmak üzere toplumsal olarak kuruluşunu ifade etmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı, cinsiyet rollerinin psikolojik ya da biyolojik olmasından çok toplumsal bir kurgu olduğuna vurgu yaparak, insanların biyolojik ve fizyolojik özelliklerine göre ayrılması anlamına gelen cinsiyet kavramının ötesinde bir anlam kazanmaktadır. Toplumsal cinsiyet düzeni içerisinde kadına ve erkeğe yüklenen roller, sosyokültürel yapıyla da ilişkili olarak toplumdan topluma farklılıklar taşımaktadır.

  Dünyanın her yerinde karşımıza çıkan kadına yönelik şiddet kadının ruhsal ve bedensel bütünlüğüne zarar veren bir halk sağlığı sorunudur. Toplumun sadece (vulva)sı! olanlara kadın dediği ülkemizde kadın oldukları için şiddete maruz bırakılan,hor görülen, her daim aşağılanan, zorunlu seks işçiliği yapmak zorunda bırakılanlara karşı uygulanan, çoğumuzun görme(me)zlikten geldiği kadınlar ne yazık ki en yakınlarındaki erkeklerin (eş, sevgili, baba, erkek kardeş) şiddetine maruz kalıyorlar. Kadına yönelik şiddetin önce bir sorun olduğunu kabul ederek mücadele etmek gerekiyor. Ama ne yazık ki sorunlarımızı İNSAN gibi çözmek yerine şiddete eğilim gösteriyoruz.





  Bugün.. Yine şiddet, yine bir kadın ve henüz 18 yaşında... Sevgilisi tarafından yüzüne asit atılan Berfin’in hikayesi kanımı dondurdu... Ayşe Arman’ın kaleme aldığı ve gerçekten okumaya ve paylaşmaya değer köşe yazısını sizlerle de paylaşmak isterim. Kendisiyle röportaj yapma fırsatım olmuştu. Röportajımızda “kadının” ülkemizde ve dünyada ki değerinden sıkça bahsetmişti.

Yazı:





  Ayrıca bu kavram, "toplumda artan şiddet eğilimi" olarak güncellenmelidir. Bu iğrenç olaylar; evde çocuğa, okulda öğretmene, stadyumda rakip takıma, hastanede doktora, sokakta hayvana... İnsanlık onuruna aykırı çirkin bu muamele git gide artıyor.

.....
  Bence, problemin kaynağında iktisadi konular da var; maddi problemler, işsizlik, yoksulluk, geçinememek, yiyememek, içememek, dolaşamamak, giyinememek ve devamında ortaya çıkan buhran hali.
Bunu göz ardı edemezsiniz, etmemelisiniz. Maddi yetersizlik, düşük refah huzursuzluğu beraberinde getirir. Bunu bilmek için müneccim olmak gerekmiyor. Bugün dünyanın hangi ülkesinde iç savaş var ve kan gölüne dönen hangi coğrafya çok eğitimli veya çok zengin?

Eğitim meselesine girmiyorum bile. Diyeceğim o ki, herkesin bu gerçekleri göz ardı ederek, konuyu derinlemesine tahlil etmeden girişilen çabalar hiç bir boka yaramaz, anca konuşmakla kalırız.
Hiç bir kadını da korku filmine dönüşen o hayatından, kocasının, sevgilisinin, abisinin zulmünden bilinçlenmeden,bilinçlendirmeden kurtaramayız!!!

Ama nerede bizde bunu kavrayacak kafa, nerede bizde o vizyon???
.
.

  Devletin de toprakları üzerinde yaşayan tüm kadınların can güvenliğini sağlamak, beden bütünlüğünü ve cinsel dokunulmazlığını korumak anayasal yükümlülüğüdür.Bu  tabu olmaktan çıkıp, hakkında ciddi düzenlemelerin yapılması gereken durumdur. Çünkü kadınlar sadece tecavüz ya da dayak gibi fiziki şiddete değil, devlet tarafından uygulanan psikolojik şiddete de maruz kalıyor..... 





busekuytu

Çalışıyor, geziyor, okuyor, öğreniyor ama en çok; yazı yazmayı seviyor! Bu yüzdendir ki; yazdığım konuların, yeni fikirlere hayat verdiğini düşünüyorum.. Gazeteci,Muhabir/PR

3 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim. Olayın sonucu en azından biraz da olsa yüreklere su serpti.

    YanıtlaSil
  2. Gayet güzel bir yazı olmuş, ülkemizde ne yazık ki artık böyle şeyler çok fazla normalleştiriliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef, toplumun eğitim alması ve bilinçlenmesi çok önemli. Umarım bu konu da eğitim ve hukuksal yönlendirmeler yapılır. Teşekkür ediyorum..

      Sil

Yorum yazın... :)